Sayfalar

22 Ocak 2014 Çarşamba

Hastane günlüğü..

Ben hep hastalıklar vuku bulduğunda ve sonucunda bir operasyon geçireceksem soğukkanlı olmuşumdur ( hepi topu küçük çaplı 3 operasyon geçirdim),herkes de bu durumdaki sakinliğime şaşırmıştır. Yakın zamanda da tükürük bezimdeki 1 santimlik taş sebebiyle bi operasyon geçirdim. Bunu ilk öğrendiğimde aklıma gelen tek şey kızım oldu operasyon küçük de olsa bu sefer kızımdan ayrı kalmak düşüncesinden kurtulamadım ne kadar dışarıdan gayet sakin görünsem de bitmek bilmeyen anne kurgusu ile türlü türlü şeyleri düşünmekten kendimi alamadım. 
Nihayetinde tüm hazırlıklar tamamlandı, memleketten teyze geldi, hala ve abla kuzen de cumadan geldi e babaanne zaten kızıma bakan kişi. Kızımı oyalayacak sayıda çoğunluğumuz sağlanınca ben de emin ellere bebemi bırakıp ameliyata girdim.Bana bakacak olan kişi de kendisinin isteği ile kocam oldu.
Gözlerimi açtığımda sorduğum soru kaç saat kaldığımdı , bir de Kardeşimi görünce kızımı sorduğumu hatırlıyorum.. Bir gece kalınacak diye girdiğim hastaneden 2 gece kalınca daraldım, bunaldım, duygulandım, özledim özledim özledim.. Üstelik kızımın ikinci gün beni görmeye geldiğinde sargılarıma bakıp bakıp beni okşaması tarifsiz huzur verirken sonra ardına bile bakmadan kaçarcasına odadan çıkması yüzümün asılmasına bir sebep daha oldu. 
Çok tuhaf sadece iki günde evladım sanki beni unutmuş, beni sevmiyor, benimle kalmak istemiyor gibi gibi gibi bi dolu düşünceyi geçirip durdu beynim. Bu abartı nedir ? Bu kadar da olmaz ki canım diyenler muhakkak ki vardır. İnanın kendimi bu kadar narin, bu kadar detaycı ve hassas olmamak için çok zorluyorum ama olmuyor. Evlattan ayrılma düşüncesi söz konusu oldu mu ben bir çocuk olup çıkıyorum.. Herşey tecrübe .. Ben de evlatcığımla tecrübe ediniyorum, aslında onunla beraber büyüyorum. 
Rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın , Rabbim kimseyi evladından ayırmasın. Ve sağlık her an bizimle olsun. 

1 Ocak 2014 Çarşamba

Güle Güle 2013

Bitmekte olan şu yıla dönüp baktigimda akılda kalan iki gerçek var. İki ölüm.. Ikisine de konduramadigimiz ancak takdir-i ilahi demekten başka bir sözün olamadığı hüzün.. Biri eşimin çınarı, koca Ali dediği, her adını andiginda gözlerinde sakladığı belki de yalnız benim görebildiğim hasreti babası sevgili kayinpederim ; diğeri de torunlarinin tombulu, pamuğu, dilinden duası eksik olmayan, yavrumun yavrusu diye o meşhur sözüyle torunlarını seven ellerini öpmeye doyamadigim babaannem..

Canım kızımın da bir yaşını kutladık bu yılda malesef ki yaşına girdiği gün değil,3 ay sonra; çünkü 'küçük kızım' diye seven dedesi tam da yaşına girdiği gün vefat etti. Ölümü gördüğünde bir rüyadan uyanıp gerçeğe dönüveriyorsun, bir rüyaydı; evladımın doğum günü için yapılan tüm hazırlıklar hatta abartıp aylar öncesinden siparişi verilen kıyafetler ,süsler.. Ve hatta öyle oldu ki yaşında yanında olamadık emanet ettim anneye kardeşe, son görev yerine getirilmeliydi. Hani birakmazdım evladımı, hani kusura bakmasındı kimse benimle olmalıydı benim kızım her daim .. Değil birkaç saat yalnız kalmak birkaç gün bile görmeyebiliyormuşum. Acı bir ders oldu bana, bu kadar bencil davranmamayı öğrendim..
Yine her an özler, koşar adımlarla her akşam eve dönerim..
Şimdi nasılım hala hala ve hala manyak derecede bir anneyim..Üzerine titrerim, çalışan anne olmanın vermiş olduğu vicdan azabı ile şımartırım, aşı günü yaklaştığında ağlayacağını bildiğimden yine ağlar diye hayal ederken ağlarım, türlü türlü kötü senaryoları üretip hayalen yaşayarak kendimi ağlatmayı başarabilirim, uyumak istemediği zamanlarda ona sataşmamak için kendimi paralar, diş sıkar dudak ısırırım. Ev yapımı yoğurt , ev yapımı ekmekle beslerim, her ağladığında, ayy şurası ağrıyo, ama yine dişi çıkıyor deyip ilaç içirmem, şeker yedirmem yedirene kızarım bide tartışırım,çikolata sınırını aştırmam aştırana kızarım zaten hep bu sebeplerden evdekilerle küçük tartışamlarım mevcut mimliyim bu konuda birazcık..
Ben bir anneyim, bu yıl da çoğu zaman yıkanma ihtiyacı olan ancak vakit olmadığı için yıkanamayan saçlarla , uykusunu almadığı için altları morlaşmış gözlerle, e tabi son dakka uyanıldığı için sıfır makyaj ve solgun bir suratla, ütülenmemiş gömleği hırka ile kamufle edeerek giyip işe gittim. Bebemin balığı, köftesi, çorbası,meyvesi,keki, muhallebisi hazırken çoğu zaman kendimize kahvaltı hazırlayarak akşam yemeğimizi yedik. Yoğun iş temposu ile aynı zamanda ev hanımı ancak bu kadar olabildi, bu sene böyle oldu mmmm belki seneye de böyle olabilir. Tam bir anne , yarım bir ev hanımı evet işte ben tam da böyleyim..