Bugün yaşamışım gibi aklımda sabahlara kadar uykusuz kaldığım, her aşı gününde onunla beraber ağladığım , doktor kontrollerinde rahat durması ve ağlamaması için uğraş verip kan ter içinde kaldığım, her sabah o uykuda iken işe giderken vicdan azabı yaşadığım günlerim.. Ya yetemezsem düşüncelerim, felaket senaryolarım (gözümün önünde iken bile felaket senaryosu üretebiliyordum bu kadar paranoya idim)..
Hayatı kendimize de çocuğumuza da zor hale getirmeye hiç gerek yok, bırakalım zaman zaman kendi istediği saatte uyusun, bırakalım 3 -5 öğünü dengesiz yesin, bırakalım taş, çakıl kum,çamurda oynasın kirlensin ,bırakalım sokak köpeğini sokak kedisini sevsin, bırakalım istediğini giysin altı kaval üstü şişhane olsun nolur yani. Emekliliği hiç gelmeyecek bir işçiyiz aslında yapacak o kadar çok iş var ki yukarıda saydıklarımı sıkıntı yapmaya hiç gerek yok. Çoğumuz izlemişizdir belki bakın bu filmde nasıl güzel tarif edilmiş annelik. Yapılacak iş çok...
Bugün benim üçüncü anneler günüm, pek bir mutluyum ısrarla saymaya devam ediyorum. Üretici firmaların prim yaptığı bir gün olmakla birlikte bu günün adının güzelliği bir anne olarak cezbediyor beni. Huzurum, mutluluğum, hayatımın dönüm noktası güzel kızımın bana ilk 'anne' dediği günü hatırlıyorum ; ağzı kulaklarında sarıp sarmalaktan bebesini bunaltmış , hoplayan zıplayan bir haldeydim.
Kızım ,prensesim, bakışları çiçek dilleri balım, öpmelere doyamadığım bazen sarıp sarmalaktan bunalttığım , sevgisini kalbimde- soyut kavramını aştım- somut olarak hissettiğim, varlığını güzelliğini anlamını anlata anlata bitiremeyeceğim evlatcığım şükür sebebimsin Anneler Günü hediyemsin hergün akşamında eve girer girmez bacaklarıma sarılarak ‘annem benim’ diyerek hediyelerin en güzelini veriyorsun zaten. İyi ki varsın, iyi ki bizimsin..