Sayfalar

28 Ekim 2013 Pazartesi

Ölüm ve Hakikat...

Öyle dalarız ki dünya işlerine sanki hiç ölmeyecekmiş gibi .. Sonra birden bir haber gelir yüzüne bir tokat yemiş gibi afallarsın..
Ölümü konduramayız kesinlikle, en sevdiğimizse genç olsun, yaşlı olsun yakıştıramayız.
Babaannem ; inanamadık,yakıştıramadık, konduramadık.. Malesef ki Allah'ın emri, doğanın kanunu, tek hakikat..
Pamuk yüzlüm, tatlı dillim, hiç kendini düşünmeyenim, hep dua edenim.. Evlatlarına 87 yaşında dahi olsa doyamayan evlatlarının çocuklarına ve onların çocuklarına o tatlı dillerini hiç esirgemeyen bol bol yediren içiren devlet gibi hatundu benim babaannem.. Olmadı yenildi hastalığına/hastalıklarına ,Rabbim daha çok acı çektirmeden aldı yanına.. Hastayken gelinlerin kızların ve hatta torunların sana baktığında hep mahcup oldun, utandın, çekindin.. Oysa ki sana kim baktıysa hiç gocunmadı, bıkmadı, yorulmadı.. Doktorunun da dediği gibi bebeğimizdin sen bizim .. Babaannem yoksun artık; o tombul yanaklar yok , o dudaklardan yanaklarımı ıslata ıslata gelecek bir öpücük de yok, gürcülüğün verdiği aksanla çıkan konuşmalarına kattığın o tatlı diller...
Sadece birkez gördüğün kişiler bile tatlı dillerinden nasibini almıştı ve ölümüne onlar da çok üzüldüler.. Ne mutlu sana..
Yavrumun yavrusunun yavrusu diye severdin hep Nesli'yi, o kadar şanslısın ki babaannem ne mutlu sana torunlarının çocuklarını dahi gördün.. Dolu dolu yaşanmış, ne ölümler görmüş koca 87 yıl ve babaannem.. Artık yoksun güzel gözlüm, heybetlim, buruşmuş ton ton ellerini öpmeye hasretim artık.. Son kez gördüğüm o nur yüzün gibi nurlar içinde olsun inşallah kabrin... Ne ben doydum sana, ne diğer torunların ne evlatların ..Her bayramda herkesi biraraya getiren büyük kadın mekanın cennet olsun inşallah .. Son kez yüreğim acıya acıya buraya yazıyor ve dilimle telaffuz ediyorum artık duymayacağını bile bile BABAANNEM seni çok seviyorum....

10 Ekim 2013 Perşembe

Uzun, ince bir yoldayız..

 Günlerdir bayram sebebiyle yapacağımız tatil öncesi katedilen yolda geçecek süre içinde kızımın nasıl bir tutum sergileyecegini tedirginlikle bekledim. Sonuç; iç açıcı kabus dolu zamanlar geride kaldı diyebilirim artık. Vakti zamanında karayolu ile seyahatin uzun olmasından ötürü ve bu sırada hiç birsekilde uyku haline geçmediği için delleniyor diye düşünürken havayolunu kullandık ve burada da devasa motorun çıkardığı sesten etkilendiği için yine bir dellenme hali yaşadık.. Tamam dedim bizim gezme zamanları mazide kaldı - bu arada tramvay, otobüs, minibüs gibi toplu taşımaları da denedik yine aynı - bitti artık. Derken aylar aylar sonra gezesimiz tuttu bizim, kızım da bu arada büyüdü, tüm hazırlıklar tamamlandı ona özel koltuk alındı, 3 koltuklu otobüslerin en arkası müthiş geniş, burası seçildi ve sonuç Balıkesir'deyiz :) Bu sefer bir saat uyudu belki de bu yetti, belki de büyüdü her ne sebeptense kızım bize ve kendine bir kabus yasatmadi, gayet güzel bir şekilde yolculugumuz noktalandı. Bu gidişin elbet bir dönüşü var biliyorum evet, orasını düşünmüyorum henüz vaktimiz var.
 Annenin işi biter mi hiç, suan da yadirgama sorunu yaşıyoruz saat sabaha karşı 3 ve kızım henüz uyudu, pek mutluydu aslında, uyku haline girince işler değişti her zamanki giydiği tulumunu istemedi karanlık istemedi, sallanmak istemedi sürekli bir kucak hali derken nihayet uyudu kuzum, gözlerim yanıyor nasıl uykum var, yorgunluk diğer yandan.. Annelik böyle bişey uykun da olsa en derininden evladının rahat bir uyku haline girdiğini görene kadar kendi halini unutursun.. O halde mışıl mışıl uyuyan hepinize, pert olmuş bana iyi uykular...